BENİM YERİM
Vahşetin içinde büyümüş bir kız çocuğunun elleri ellerim.
Zamanını harcamış, yitirmiş yüreğinde ne varsa.
Şahane bir gülümsemenin hüzünlü sahneyi oynayışındaki çiğlik dolaşır kanımda.
Öyle uzağım artık kendime, birer mızrak gözyaşlarım şimdilerle.
Ve iradesizlik, delicesine eziyor benliğimi
İhtiraslarım kapımda dizi dizi, ölümüm mü bekleyen beni?
Kilitleri kaldıracağım ortadan, sileceğim yaşamımın izlerini...
Hep aradığım huzuru nerede bulacağım, hangi kucak kabul edecek günahlarımın Ağırlığından kararmış tenimi?
Daha iyi olabilirdinler sızlayacak içimde.
Hep sızlamadı mı zaten? hep kanayan bir yarayı büyüttüm gönlümde.
Sandım ki yadırganmış çiçeklerdenim ben de, ve illaki kavuşacağım suyun serinliğine
Toprağım kurudu gitgide.
Herkes gittikçe, dikenler kucakladı gövdemi.
Çığlıklarım duyulmayacak kadar sessizdi, gözyaşlarım saklanmayı çok iyi öğrendi.
Bitmeyen hikayelerin sonundaki düğüm gibiydim
Sonsuz bir evren varmışçasına çözülmeyi bekleyen.
Beynimdeki uğultuların bana verdiği zarar, ah benim kendi kendime verdiğim hasar...
Yontulmayan bir kalple, kederle kundaklanmış bir hayatla ortada bırakılan insan.
Düşlerin altında kazazede olmuş duygularla harmanlanmış tüm çabalar
Denemekten korkarak geçen ömür, ziyan ediyorum.
En kötüsü de, ziyan oluyorum
Kelimeler boynuma atlıyor, boğazımı bir güç kavrıyor
Güçlükle karşı koyuyorum, günler hala kısa ve karanlık
Nefes almaya bu karanlığı bastırdığımda yeniden başlayacağım...
İçimdeki bu öfke, sürekli cereyan eden bu öfke
İsyan eden ve çıldıran öfke
Çıldırtan kibir, nefretim, kurtulmak istediğim kabuslar
Bir insan nasıl yaşar, bu bedbaht dünyanın içerisinde?
Ümit etmenin beyhude olduğu bu kuyuda debelenip durmak da niye?
Vazgeçmenin eşiğinde ve savaşmanın getirdiği acının tatlı hazzının koynundayım.
Benim yerim rahat rüyalar değil, benim yerim şafağın söktüğü, iblislerin kovulduğu yer.
Ruhumu ıstıraplara emanet ettiğim, gözyaşlarının kardeşçe sarıldığı yer
Artık severken bile korkak, özgürken bile kafesteyim.
